
Nedir Suç ? Suç İşlemek ?
Devletin kanunlarında belirtilen, kişiler veya topluma zararlı hal ve hareketlerin, düşünce veya davranışların yahut kişilerin kendilerine zarar vermelerine yol açıcı davranışların meydana getirilmesine suç deriz. Ayrıca şahıs veya şahısların çıkarları için yasal olmuyacak şekilde kazandıkları da suçtur.
Anayasa tarafından, belirtilmiş şekilde uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin kullanılmasına bağımlılık/suç denir.
Bağımlılık gerçek anlamıyla ifade edilirse, herhangi bir nesnenin veya soyut bir kavramın, kişi hayatında olmadığı durumlarda O kişinin mutsuzluğuna ve beraberinde gelen davranış bozukluğuna sebep olabilen, yahut o kişiye varlığı ile zarar veren ve toplumsal yapıya uyumsuz, huzursuzluk verici yahut, mutluluk ve motive edici ruh halidir.
Bağımlılık bir suç mudur?
Günümüzde bağımlılık kanseri, yer yer suç olarak, topluma bilinen bir zararı yoksa da meşru sayılarak kazanç amacıyla hoş görülen, tam olarak kesin bir suç olduğu söylenememekle beraber kısmi olarak suç kabul görülmektedir.
Henüz gelişimini tamamlayamamış insan toplulukları, toplum içerisinde en küçük çevre birimi olan Aile den başlayarak davranışları bir standarda oturtamaması sonucunda, çekirdek yapıdaki bozuklukların çekirdek içerisinden gelen genç bireyler üzerinde yaptığı hassas denge değişimleri, kişileri biraz da şans ile çeşitli saplantılara itmekte ve gelişmemiş anayasal düzen, bu konuya Suç açısından yaklaşmaya çalışarak, yazılması çok uzun bir süre alacak derin toplumsal yaralanmalara neden olmaktadır.
Yargının işlemesini ve hukuk düzeninin sağlanması için kurulmuş polis birimleri iyi bir şekilde eğitilememekte, kendilerine verilen vasat eğitimler sonucu ve iş hayatında karşılaştıkları çeşitli sorunlardan yola çıkarak oluşturdukları toplumsal önyargı, toplumun üniforma korkusu, gibi, alt dosyalar ile birlikte kişisel sorunların da eklenmesi ile görev bilincinden yoksunlaşmış, problem tam olarak içinden çıkılmaz bir hal almıştır.
Aslında suç hiyerarşik düzene kesilmelidir.
Gelişen, bilgi çağına ayak uyduran toplumlarda, kişilik alanları da genişlemiş olup, teknoloji ile birlikte yapılacak işin kişi sayısı aza indirgenmeye başlamıştır bile, Köle-Efendi düzeni ise özgürlükçü düşünceye ters düşüp kişileri bunalıma iterek toplum varlığını tehdit eden asıl kanser olma yolunda, gençler büyüdükçe ilerlemektedir.
Ne yazıkki olan yine şansız bir şekilde dünyaya gelmiş, kendi çevresinde olan biten, gördüğü kadarıyla hayatı öğrenmiş algılamış ve yaşam sitili oluşturmuş gençlere olmakta, kimileri ise bunun devamını sağlayarak bu “Kara Çark”tan ekmek teknesi ile nasiplenmektedir.
Toplumu toplum yapan çarkların birbirleriyle dengeli bir şekilde yaşayabilmesi için, biz zavallıların ne yazık ki SUÇ olgusuna da ihtiyacımız vardır.
Tıpkı saçımız uzadığında berbere gitmemiz, berberin acıktığında restoranımıza gelmesi gibi ihtiyaca dayalı dayanışma gibi, her birim bir çarkı ve işleyişi temsil etmekte toplumlar bu çark zamanlı ve iyi bir şekilde döndüğü sürece ayakta kalabilmektedir. Ayrıca toplumun bireylerinin de çocuk çağında almış oldukları kişilik ve gelişmiş yetenekleri doğrultusunda uygun bulundukları bir çark a dahil olmaları hayatlarını ve türlerini devam ettirmeleri baabında azami önem teşkil etmektedir.
Çarkların bozulduğu toplumlar yok olmaya geri sayarlar…
Bu yüzden hepimiz yaptığı işi sevecek ve sevdiği işi yapacaktır aksi takdirde kişiler olarak bizlerin yazgısı, depresyon, umutsuzluk ve başarısızlık olacaktır ve kaçınılmaz son budur.
OAS-08
Advertisements
Leave a Reply